13. Bölüm, Pavlus'un Korintlilere birinci mektubu
14. Bölüm
Bilinmeyen diller ve peygamberlik
Sevginin ardınca koşun ve ruhsal armağanları, özellikle
peygamberlik yeteneğini gayretle isteyin. 2Bilmediği dilde konuşan,
insanlarla değil, Tanrı'yla konuşur. Kimse onu anlamaz. O, ruhuyla
sırlar söyler. 3Peygamberlikte bulunansa insanların ruhça gelişmesi,
cesaret ve teselli bulması için insanlara seslenir. 4Bilmediği dilde
konuşan, kendi kendini geliştirir. Ama peygamberlikte bulunan,
inanlılar topluluğunu geliştirir. 5Hepinizin bilmediğiniz dillerde
konuşmanızı isterim, ama peygamberlikte bulunmanızı yeğlerim.
Diller inanlılar topluluğunun gelişmesi için çevrilmedikçe
peygamberlikte bulunan, dillerde konuşandan üstündür.
6Peki kardeşler, yanınıza gelip bilmediğim dillerde konuşsam, ama
size Tanrısal bir esin, bir bilgi, bir peygamberlik sözü ya da bir
öğreti ulaştırmasam, size ne yararım olur? 7Kaval ya da çenk gibi
ses veren cansız nesneler bile değişik sesler çıkarmasa, kaval ya
da çenkle ne çalındığını kim anlar? 8Çağrı borusu belirgin bir ses
çıkarmasa, kim savaşa hazırlanır? 9Bunun gibi, eğer siz de anlaşılır
bir dilde konuşmazsanız, söyledikleriniz nasıl anlaşılır? Havaya
konuşmuş olursunuz! 10Kuşkusuz dünyada çeşit çeşit diller vardır, ve
hiçbiri anlamsız değildir. 11Ne var ki, konuşulan dili anlamazsam,
ben konuşana yabancı olurum, konuşan da bana yabancı olur. 12Bu
nedenle, siz de ruhsal armağanlara heveslendiğinize göre, inanlılar
topluluğunu geliştiren ruhsal armağanlar bakımından zenginleşmeye
bakın.
13Bunun için, bilmediği dilde konuşan, kendi söylediklerini
çevirebilmek için dua etsin. 14Bilmediğim dilde dua edersem ruhum
dua eder, ama zihnimin buna bir katkısı olmaz. 15O halde ne
yapmalıyım? Ruhumla dua edeceğim, zihnimle de dua edeceğim. Ruhumla
ilahi söyleyeceğim, zihnimle de ilahi söyleyeceğim. 16Sadece ruhunla
şükredersen, ilgi duyan konuklar senin ne söylediğini
bilmediğinden, ettiğin şükran duasına nasıl «Amin!» desin? 17Uygun
biçimde şükrediyor olabilirsin, ama bu başkasını geliştirmez.
18Bilmediğim dillerde hepinizden çok konuştuğum için Tanrı'ya
şükrediyorum. 19Ama inanlılar topluluğunda böyle bir dilde on bin
söz söylemektense, başkalarını eğitmek için zihnimden beş söz
söylemeyi yeğlerim.
20Kardeşler, düşüncelerinizde çocuksu olmayın. Kötülük konusunda
çocuklar gibi, ama düşüncelerinizde yetişkinler gibi olun. 21Kutsal
Yasa'da şöyle yazılmıştır:
«Rab, `Yabancı dilleri konuşanlar aracılığıyla,
yabancıların dudaklarıyla bu halka sesleneceğim;
yine de beni dinlemeyecekler!' diyor.»
22Görülüyor ki, bilinmeyen dillerde konuşma, imanlılar için
değil, imansızlar için bir belirtidir. Peygamberlikse imansızlar
için değil, imanlılar için bir belirtidir. 23Şimdi eğer bütün
inanlılar topluluğu bir araya gelip hep birlikte bilmedikleri
dillerde konuşurlarken ilgi duyan konuklar ya da iman etmemiş
kişiler içeri girerse, «Siz çıldırmışsınız!» demezler mi? 24Ama
hepsi peygamberlikte bulunurken iman etmemiş bir kişi ya da ilgi
duyan bir konuk içeri girerse, söylenen her sözle günahlı olduğuna
ikna edilip yargılanacak. 25Yüreğindeki gizli düşünceler açığa
çıkacak ve böylece, «Tanrı gerçekten aranızdadır!» diyerek yere
yüzüstü kapanıp Tanrı'ya tapınacaktır.
Düzenli tapınma
26Kardeşler, sonuç ne? Toplandığınız zaman her birinizin bir
ilahisi, öğretecek bir konusu, Tanrısal bir esini, bilinmeyen bir
dilde söyleyecek bir sözü ya da bilinmeyen dilden bir çevirisi var.
Her şey topluluğun gelişmesi için olsun. 27Eğer bilinmeyen dillerde
konuşulacaksa, iki ya da en çok üç kişi sırayla konuşsun, biri de
söylenenleri çevirsin. 28Çeviri yapacak biri yoksa, bilmediği dilde
konuşan, toplulukta sessiz kalsın, kendi içinden Tanrı'yla
konuşsun. 29İki ya da üç peygamber konuşsun, diğerleri onların
söylediklerini iyice tartsınlar. 30Toplantıda oturanlardan birine
Tanrı'dan bir esin gelirse, konuşmakta olan sussun. 31Herkesin bir
şeyler öğrenmesi ve cesaret bulması için hepiniz teker teker
peygamberlikte bulunabilirsiniz. 32Peygamberlerin ruhları
peygamberlerin denetimi altındadır. 33-34Çünkü Tanrı, karışıklık
değil, esenlik Tanrısıdır.
Kadınlar, kutsalların bütün topluluklarında olduğu gibi,
toplantılarınızda sessiz kalsın[f]. Konuşmalarına izin yoktur. Kutsal
Yasa'nın da belirttiği gibi, uysal olsunlar. 35Öğrenmek istedikleri
bir şey varsa, evde kendi kocalarına sorsunlar. Çünkü kadının
toplantı sırasında konuşması ayıptır.
36Tanrı'nın sözü sizden mi kaynaklandı, ya da yalnız size mi
ulaştı? 37Bir kimse kendini peygamber ya da ruhça olgun biri
sanıyorsa, bilsin ki, size yazdıklarım Rab'bin buyruğudur. 38Bunları
önemsemeyenin kendisi de önemsenmesin. 39-40Özet olarak kardeşlerim,
peygamberlikte bulunmayı gayretle isteyin, bilinmeyen dillerde
konuşulmasına engel olmayın, ama her şey uygun ve düzenli şekilde
yapılsın.
15. Bölüm, Pavlus'un Korintlilere birinci mektubu